SCOUTİNG VE ALTYAPI

Erdal Ata BALCI

Türk takımlarının belki de en büyük eksiği olan altyapı ve scouting konusu aslında futbolun en derin alanıdır.
Takımlarımızın taraftar baskısı nedeniyle kısa vadede “başarısızlık”  yatırımı olarak gördüğü altyapı  birçok Avrupa takımının başarılı olduğu bir alan.
Bu alan maden aramaya benzer. Rastgele bir yerleri kazarak değerli maden bulamazsınız. Altyapı ve scouting denildiğinde Ajax, Porto, Benfica, Sporting Lizbon, Lyon, Lille, Shaktar Donetsk, Udinese ,Real Madrid  gibi takımlar bu alanın en iyileri olarak görülüyor.
Real Madrid ise bu konuda en ilginç takımlardan biridir.  Yıldız transfer politikasının yanında gelecek vadeden genç oyunculara yönelmiş durumdadır. Arda Güler , Hakimi , Lucas , Vinicius , Rodrygo , Endrick , Brahim , Valverde , Carvajal gibi günümüzün yıldız oyuncularını genç yaşlarda transfer etmiştir.
Afrika kıtasında çok büyük bir ismi olan Lille, Afrikalı futbolcular için garanti bir durak. Bazen o kadar fazla oyuncu çıkıyor ki bir oyuncu için başka bir oyuncu yarı fiyatına satılıyor.
Porto ve Udinese ise Brezilya'da ismi olan takımlar.
Son dönemde Ekvador takımı “İndependente Del Valle” ise bu konuda yükselişe geçti. Chelsea'ye transfer olan 2007 doğumlu “Kendry Paez” olmak üzere birçok genç Ekvadorlu'yu futbola kazandırıyor.
Brezilya liglerinde ise tam bir futbolcu fabrikası var.  Sezonda o kadar çok genç yıldız adayı çıkıyor ki çoğunun adını kimse bilmeden yok oluyorlar. Çoğu Brezilyalı da Avrupa'ya transfer olduktan sonra futbol, coğrafya ve kültür farklılığına uyum sağlayamadığı için ülkesine geri dönüyor ya da beklenenden alt seviyede futbol hayatına devam ediyor.
Ülkemizde ise iyi futbolcunun tanımı isimli futbolcu olmuş durumda. Ancak bunca yıl herkesin de göreceği şekilde isimli oyuncuların çoğu beklenenin çok altında kalmış ancak kimsenin bilmediği, geldiğinde haberi olmadığı oyuncuların başarılı olma ihtimali de çok yüksek. Bunun nedeni ülkedeki futbol mantığı ve taraftar profilinin yanlış olması.
Yukarıda anlattığım gibi Real Madrid gibi takımların bile genç oyuncuya önem verdiği bir futbol devrinde bu şekilde bir düşünce yapısına sahip olmak Türk takımlarının en büyük sorunu. Örnek olarak Çaykur Rizespor'a geçen sezon gelen Özbekistan Türkü “Khusniddin Alikulov” performansını her maç daha çok yükseltti ve önümüzdeki transfer döneminde üst seviyelere geçiş yapmasını beklediğim bir oyuncu. 
Bu sezon Anadolu takımlarına ligin üstünde sayılabilecek ( Brekalo, Antonio Barak, İvo Grbic, Bazoer, Simone Banza...) çok oyuncu geldi ve çoğu beklenenin çok altında kalacak.
Bugün herkesin konuştuğu Semih , Arda  gibi genç Türk oyuncularımızın tamamı tesadüf eseri oynamaya başladılar. Takımlara yapılan transferler başarılı olsaydı bu gençler alt liglerde oynayıp kimsenin haberi olmadan yok olup gidecekti.
Ülkemizdeki Türk takımlarının elbet bir gün bu gerçeği anlayacağını düşünüyorum. Ayrıca Türk futbolculara yapılan baskı yabancılara karşı yapılmıyor. Örnek olarak Kerem Aktürkoğlu ne yaparsa yapsın yaranamadı taraftara ve doğru bir takım tercihi de yaparak transfer olduğu Avrupa'da mental olarak toparlanmışa benziyor.
Ben altyapı ve scouting konusunda tamamen yerli futbolcuya yatırımdan  yana değilim. Önemli konu bence oyununun genç olması. Alanyaspor Süper Lig'e çıktığından beri birçok oyuncu satışı gerçekleştirdi. Ucuza veya bedelsiz aldığı oyunculardan kulüp bazında çok para kazandılar. Bu sistem yıldız oyuncu getirmekten  daha faydalı. İstatistiksel olarak da kanıtlanmış bir gerçek var. Oyuncunun bonservisi yüksek maaşı düşükse bu oyuncudan zarar edilmiyor çünkü genç olduğundan dolayı 30 yaşlarına kadar mutlaka piyasası devam ediyor ancak maaşı yüksek bonservisi düşük oyuncudan faydalanılsa bile zarar etmemek imkansız.