BU GECE TAKSİLİK BİR GECE
Neden Taksiye Bineyim..
10 Temmuz 2025 - 17:04 - Güncelleme: 10 Temmuz 2025 - 17:30
Cuma akşamı.
Telefonun ekranı parlıyor.
“Geliyorum hayatım ????” yazmış.
İkinci buluşma.
İlki güzeldi. Gülümsedi, gözlerini kaçırdı, çatalı tutuşu bile zarifti.
Bu sefer çıtayı yükseltmek şart.
Önce şık bir akşam yemeği… Sonra belki bir kokteyl… Belki biraz dans…
Belki “yine görüşelim” cümlesi, belki de hayat boyu anlatılacak bir akşam.
Ama sen..
Ama sen, o romantik gecenin hayalini kurarken…
“Arabayı mı alsam acaba?” diye geçiriyorsun içinden.
Alma.
Çünkü alırsan, o akşam şöyle geçecek:
Restoranın önüne gelince üç tur atarsın, park yeri yok.
Zaten olanlar da “valeye 250 ver abi” tarifesinde.
Yemeği yersiniz, hesap kabarır. Tam cüzdanı açarken kafanda şu hesap da döner:
“Şimdi benzin 45 lira, gidiş geliş 150, otopark 200… Bir de araba orada dursun diye stres..”
Romantizm = 0, ekonomi dersi = 10.
Ama en kötüsü daha gelmedi.
Yemek bitti, mekâna geçtiniz.
Ortam şahane. Işıklar loş. DJ, ‘bu gece bizim gecemiz’ diye çalıyor.
Garson “ne içersiniz” diyor.
Sen “bir şey almayayım, araba var..” diyorsun.
Gözlerinin içi gülen o kadın bir anda “hmm” diyerek bir yudum şarabını içiyor.
Sustuğun yerden kaybediyorsun.
Gece müthiş… Kız arkadaş şahane… ve felekten bir gece… Mekânda yaşananlar ömre bedel..
Sahi..
Senin bi’ işaretine bakan bir taksi varken..
Neden hâlâ babadan kalma anıların peşindeyiz?
Bakalım keyfimize.. “Taksi” ile hayat hem güzel hem güvenli.
Çünkü bu gece taksilik bir geceydi.
Bıraksaydın direksiyonu.
Bıraksaydın yakıt derdini, park derdini, alkol kontrolü stresini.
İki adım ötenizde duran taksiye binip:
“Abi Folkart'ın oraya, ama şöyle yavaş yavaş, biz konuşuyoruz…” deseydin ya.
Oysa sen hem içmedin, hem eğlenemedin, hem araba için servet ödedin, hem de geceyi ehliyet kaygısıyla noktaladın.
Bir de korsana binenler var tabii.
Ucuza giderim derken, arka koltukta ne taşıdığını bilmediğin birine sırtını yaslıyorsun.
Ya uyuşturucu çıkarsa?
Ya adam sabıkalıysa?
Bir kaza, bir çevirmede hem karakola düşüyorsun, hem itibara..
Ama takside?
Taksici küfür ediyorsa binmezsin, radyosunu sevmediysen inersin, başka taksiye geçersin.
Seçme hakkın var. Özgürsün.
Üstelik hem sen güvendesin, hem o yanındaki gülümseyen gözler.
Unutma…
Bazı geceler taksilik olur.
Direksiyon değil, anılar senin olsun.
Not 1 :Yazılarımı her seferinde okuyarak değerli yorumlarıyla katkı koyan hepimizin üstadı Sayın MEHMET KARABEL'e sonsuz teşekkürler..
Not 2 : Haber içerisindeki görsel, haber içeriğini desteklemek amacıyla temsili olarak kullanılmıştır. Alkol kullanımı özendirici bir amaç taşımamaktadır. 18 yaş altına yönelik değildir. T.C. yasaları ve RTÜK mevzuatına uygun olarak paylaşılmıştır.
Telefonun ekranı parlıyor.
“Geliyorum hayatım ????” yazmış.
İkinci buluşma.
İlki güzeldi. Gülümsedi, gözlerini kaçırdı, çatalı tutuşu bile zarifti.
Bu sefer çıtayı yükseltmek şart.
Önce şık bir akşam yemeği… Sonra belki bir kokteyl… Belki biraz dans…
Belki “yine görüşelim” cümlesi, belki de hayat boyu anlatılacak bir akşam.
Ama sen..
Ama sen, o romantik gecenin hayalini kurarken…
“Arabayı mı alsam acaba?” diye geçiriyorsun içinden.
Alma.
Çünkü alırsan, o akşam şöyle geçecek:
Restoranın önüne gelince üç tur atarsın, park yeri yok.
Zaten olanlar da “valeye 250 ver abi” tarifesinde.
Yemeği yersiniz, hesap kabarır. Tam cüzdanı açarken kafanda şu hesap da döner:
“Şimdi benzin 45 lira, gidiş geliş 150, otopark 200… Bir de araba orada dursun diye stres..”
Romantizm = 0, ekonomi dersi = 10.
Ama en kötüsü daha gelmedi.
Yemek bitti, mekâna geçtiniz.
Ortam şahane. Işıklar loş. DJ, ‘bu gece bizim gecemiz’ diye çalıyor.
Garson “ne içersiniz” diyor.
Sen “bir şey almayayım, araba var..” diyorsun.
Gözlerinin içi gülen o kadın bir anda “hmm” diyerek bir yudum şarabını içiyor.
Sustuğun yerden kaybediyorsun.
Gece müthiş… Kız arkadaş şahane… ve felekten bir gece… Mekânda yaşananlar ömre bedel..
Sahi..
Senin bi’ işaretine bakan bir taksi varken..
Neden hâlâ babadan kalma anıların peşindeyiz?
Bakalım keyfimize.. “Taksi” ile hayat hem güzel hem güvenli.
Çünkü bu gece taksilik bir geceydi.
Bıraksaydın direksiyonu.
Bıraksaydın yakıt derdini, park derdini, alkol kontrolü stresini.
İki adım ötenizde duran taksiye binip:
“Abi Folkart'ın oraya, ama şöyle yavaş yavaş, biz konuşuyoruz…” deseydin ya.
Oysa sen hem içmedin, hem eğlenemedin, hem araba için servet ödedin, hem de geceyi ehliyet kaygısıyla noktaladın.
Bir de korsana binenler var tabii.
Ucuza giderim derken, arka koltukta ne taşıdığını bilmediğin birine sırtını yaslıyorsun.
Ya uyuşturucu çıkarsa?
Ya adam sabıkalıysa?
Bir kaza, bir çevirmede hem karakola düşüyorsun, hem itibara..
Ama takside?
Taksici küfür ediyorsa binmezsin, radyosunu sevmediysen inersin, başka taksiye geçersin.
Seçme hakkın var. Özgürsün.
Üstelik hem sen güvendesin, hem o yanındaki gülümseyen gözler.
Unutma…
Bazı geceler taksilik olur.
Direksiyon değil, anılar senin olsun.
Not 1 :Yazılarımı her seferinde okuyarak değerli yorumlarıyla katkı koyan hepimizin üstadı Sayın MEHMET KARABEL'e sonsuz teşekkürler..
Not 2 : Haber içerisindeki görsel, haber içeriğini desteklemek amacıyla temsili olarak kullanılmıştır. Alkol kullanımı özendirici bir amaç taşımamaktadır. 18 yaş altına yönelik değildir. T.C. yasaları ve RTÜK mevzuatına uygun olarak paylaşılmıştır.
FACEBOOK YORUMLAR