"FETÖ/PYD'YE BİLEREK VE İSTEYEREK YARDIM ETTİ"

TAY-DER Başkanı Araştırmacı- Yazar Gömük’ten Bülent Arınç hakkında suç duyurusu

"FETÖ/PYD'YE BİLEREK VE İSTEYEREK YARDIM ETTİ"
24 Kasım 2020 - 16:10

Fetullahçı Terör Örgütü ile Sivil Mücadele Platformu (TAY-DER) Dernek Başkanı Araştırmacı- Yazar Muhammed Gömük, Bülent Arınç hakkında suç duyurusunda bulundu.
Saat 13.00 itibariyle Fetö/Pdy ve PKK örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etme ve Terörle mücadele kanunu kapsamında Örgüt Propagandası yapma suçu ve sayın savcılık makamınca re'sen tespit olunacak suçlar hakkında suç duyurunda bulunan Gömük, cezalandırılmasını istedi.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na Av. Tolga Tireli tarafından Muhammed Gömük adına yapılan suç duyurusunda şu ifadelere yer verildi:
“Müvekkilim, Fetullahçı Terör Örgütü İle Sivil Mücadele Platformunun resmî uzantısı olan Toplumsal Adalet ve Yardımlaşma Derneği (TAY-DER)'in kurucu başkanı ve halen daha başkanıdır. TAY-DER isimli müvekkil dernek 15 Temmuz hain darbe teşebbüsü öncesinde FETÖ ,PKK ve bilumum terör örgütü ile ve destekçileri ile hukuk ve adalet dairesinde mücadele etmek üzere kurulan yegane dernektir.Bu dernek kurulduğu tarihten itibaren milli birliğimiz ve beraberliğimize yönelen her tür tehdide karşı hukuk önünde hesap sormaktadır. Şikayet olunan , 19.11.2020 tarihinde Habertürk TV isimli kanalda toplumda infial yaratan, terör örgütü PKK ile organik bağı olduğunu hiçbir zaman inkar etmeyen HDP'nin eski genel başkanı Selahattin DEMİRTAŞ'ı ve 2013 tarihli "Gezi Kalkışması" olarak bilinen sokak olaylarının finansörü ve destekleyicisi olduğu iddiası ile soruşturulan Osman Kavala ilehakkındaki sözleri ile geçmiş tarihlerdeki Fetö örgütüne yönelik söz ve eylemleri sebebiyle suç duyurusunda bulunma zorunluluğu hasıl olmuştur.  Şikayet olunan şahsın 19.11.2020 tarihli sözlerinden kesitler ; '' Demirtaş 3-4 yıldır tutuklu. Tutukluluk cezaya dönüşmemeli. Demirtaş ile bizim 1-2 görüşmemiz oldu. Cezaevlerinde isyanlar, açlık grevleri olmuştu. Selahattin Demirtaş’ı tanımak veya onu yargılamak için onun yazdığı ‘Devran’ isminde kitap var. Ne olur onu alıp okuyun. * Osman Kavala 2017’den beri 3 buçuk yıldır tutuklu. Ben iddianameyi okudum. Hala tutuklu kalmasına hayret ediyorum. Tahliye edilmesi lazım." "“Ben ceza hukuğu konusunda profesör Faruk Erem’in talebesiyim. 1986’da 5 sene ceza almıştım. Benim de avukatlığımı yapmıştı. Bir ceza avukatının anıları isimli kitabı tiyatroya ve filme uyarlandı. ‘Suçluyu kazıyın, altından insan çıkar’ diye başlar. Ama bir sözü çok önemli: ‘Adalet, yanıldığını anlayınca geri verecek bir şey bulamazsa baştan yanılmasın’ diyor. 10 sene sonra ‘Pardon’ denecekse bu adalet mi Allah aşkına? Geç gelen adalet, adalet mi Allah aşkına? Neden tahliye müessesi var. Serbest yargılanmak, tutuksuz yargılanmak, adli tedbirler yok mu?" Görüldüğü üzere şikayet olunan şahıs ; hükmü terör örgütü propagandasından sabit olan Selahattin DEMİRTAŞ'a ilişkin kamuoyu önünde söylemiş olduğu bu ifadelerle devletimizin yıllardır mücadele verdiği terör örgütünün propagandasını yapmaktan hükümlü şahsı destekler mahiyette olup ; aynı zamanda da yargının bağımsızlığını olumsuz yönde sorgulama amacını taşımakta ve dahi yargıya talimat vermektedir. Sayın savcılık makamınızın da malumu olduğu üzere söz konusu açıklamalarda adı geçen eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş 5 ilde çeşitli suçlardan 12 davada ve bazılarından da tutuklu olmak üzere yargılananmaktadır.
Edirne F Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nda yatan Demirtaş hakkında Ankara, İstanbul, Şanlıurfa, Kayseri ve Mersin olmak üzere 5 ilde görülen 12 dava bulunuyor. Açılan davalarda Demirtaş, "silahlı terör örgütü kurma ya da yönetme", "terör örgütü propagandası yapmak", "suçu ve suçluyu övme", "halkın kin ve düşmanlığa alenen tahrik", "halkı kanunlara uymamaya tahrik etme", "suç işlemeye alenen tahrik", "kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret", "Cumhurbaşkanına hakaret", "terör örgütü propagandası yapma", "Kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşleri düzenleme, yönetme ve bunların hareketlerine katılma", "halkı kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşüne kışkırtma", "kamu görevlisi aleyhine iftira", "Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini alenen aşağılama", "Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini ve devletin kurum ve organlarını alenen aşağılama", "yargı organlarını, askeri veya emniyet teşkilatını alenen aşağılama" suçlarından yargılanıyor. Demirtaş hakkında Diyarbakır'da açılan davalar, dosyaların İstanbul ve Ankara'ya nakledilmesi nedeniyle bu illerde görülüyor. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığının yürüttüğü soruşturma kapsamında açılan ve güvenlik gerekçesiyle nakledildikten sonra Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen ana davada Demirtaş'ın 7 ayrı suçtan, 43 yıldan 142 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması isteniyor. Hazırlanan iddianamede, Demirtaş'ın değişik tarihlerde yaptığı birçok konuşmada terör, cebir ve şiddet olgusunu meşru gösterecek ifadelerde bulunarak terör örgütünün propagandasını yaptığı belirtiliyor. Demirtaş'ın yaklaşık 50 kişinin hayatını kaybettiği 6-8 Ekim olaylarındaki rolü de iddianamede yer alıyor. 6-8 Ekim 2014 tarihindeki sokak olaylarının meydana gelmesinde HDP Merkez Yürütme Kurulundan yapılan açıklamanın etkili olduğu vurgulanıyor.
Demirtaş'ın ayrıca terör örgütü PKK/KCK'nın yöneticisi olduğu ve bu kapsamda örgütün "siyasi alan merkezi sorumlusu" olarak faaliyeti yürüttüğü, değişik tarihlerde katıldığı örgütün yasama organı konumunda olan Demokratik Toplum Kongresi (DTK) içerisinde de yönetici sıfatıyla hareket ederek eylemlerde bulunduğu, iddianamede yöneltilen suçlar arasında.  Üzerinde durulması gereken önemli husus ise; şikayet olunanın TCK'nın 215. Maddesinde tanımlanan ''suçu ve suçluyu övme suçu''nu alenen işlemi olmasıdır. Söz konusu kanun hükmüne göre; '' İşlenmiş olan bir suçu veya işlemiş olduğu suçtan dolayı bir kişiyi alenen öven kimse, bu nedenle kamu düzeni açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması hâlinde, iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. '' Görüldüğü üzere; suçu ve suçluyu övme, kesinleşmiş bir mahkeme kararıyla suç işlediği belirlenen bir kişinin veya işlenmiş bir suçun alenen övülmesi ile vücut bulur. Şüpheli, suçu sabit olan biri hakkında övme boyutunu da aşan söylemlerde bulunmuştur. Bu hususla ilgili olarak;
Yargıtay 16. Ceza Dairesi - 2018/3943 K.
''Oluşa ve dosya kapsamına göre; olay tarihi ve yeri, sanıkların muhatap kitle üzerindeki etkisi, gösterilerin olaysız dağılmış olması da gözetildiğinde, eylemlerin terör örgütünün cebir, şiddet ve tehdit içeren yöntemlerini öven, meşru gösteren ya da bu yöntemlere başvurulmasını teşvik eden bir muhteva içermediğinin anlaşılması karşısında; terör örgütü propagandası suçunun unsurlarının oluşmadığı, ancak sanıklar hakkında 11.04.2013 tarih ve 6459 sayılı Kanunun 10. maddesiyle TCK’nın 215. maddesinde yapılan değişiklikle birlikte kamu düzeni açısından açık ve yakın tehlikenin ortaya çıkması kriteri getirilmiş olup bu yasal değişiklik doğrultusunda suçu ve suçluyu övme suçunun unsurları ve cezalandırılma şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin tartışılması, sanık … bakımından aynı saikle yakın tarihlerde gerçekleşen eylemlerde bir suç işleme kararının icrası kapsamında değişik zamanlarda işlenmesi nedeniyle TCK’nın 43/1. maddesinin uygulanması gerektiğinin nazara alınması ve sanıkların hukuki durumlarının buna göre takdir ve tayin edilmesi gerekirken yasal olmayan gerekçe ile yazılı şekilde beraatlerine karar verilmesi, bozma nedenidir.'' Şikayet olunan şahıs anılı açıklamaları yaptığı tarihte Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyeliğinde makamında olması sebebiyle yargılamalara daha kolay müdahale edeceği kanaatinde olduğu aşikardır. Bu açıklamalardan kısa süre sonra sayın Cumhurbaşkanımız da"Son dönemde bizimle asla ilgisi olmayan kimi bireysel açıklamalarla reform gündemimize yaptığımız vurgular bahane edilerek yeni bir fitne ateşi yakılmaya çalışıldığını görüyoruz. Velev ki kimi zaman birlikte çalışmış olsak bile şahsi ifadeleri Cumhurbaşkanı ile, hükümetimiz ile, partimiz ile ilişkili hale getirilemez. Bizim nerede durduğumuz, nereye gittiğimiz bellidir ve istikametimizde en küçük bir değişiklik yoktur.
Terör örgütleri ile el ele, kol kola, omuz omuza Ankara’dan İstanbul’a yürüyenlerle biz birlikte olamayız. Yasin Börü’lerimizin ölümüne neden olanlar, Kobani katliamının failleri, Tayyip Erdoğan ve dava arkadaşları tarafından asla savunulamaz. Gezi olaylarının finansörü olanlarla, Kavala’larla hiçbir zaman bir arada olamayız” açıklamasını yaparak anılı sözlerin , şikayet olunan şahsın kendi tasarrufu ile söylendiğini ve bu sözlere iştirakinin mümkün olmayacağı bir yana , karşı durduğunu da alenen beyan etmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası m.138/2 : " Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz. " hükmü mevcuttur. Şikayet olunan şahıs , "Osman Kavala 2017’den beri 3 buçuk yıldır tutuklu. Ben iddianameyi okudum. Hala tutuklu kalmasına hayret ediyorum. Tahliye edilmesi lazım. Okuduklarımdan yola çıkarak bunu söylüyorum. Ben Hakim, Savcı değilim ama Ey Hakim, Savcılar! Ceza hukukunda kimsenin kalbini yarıp bakamazsınız.
Zanla, şüpheyle, kıyas yoluyla delil uyduramazsınız." , "…Bir hukukçu olarak söylediğim zaman, bu söylediğimiz isimlerin en azından tedbir olarak tahliye edilmesi lazım…." diyerek alenen yargı organlarına talimat vermiştir. Yine yukarıda bahsedildiği üzere, " ‘Adalet, yanıldığını anlayınca geri verecek bir şey bulamazsa baştan yanılmasın’ diyor. 10 sene sonra ‘Pardon’ denecekse bu adalet mi Allah aşkına? Geç gelen adalet, adalet mi Allah aşkına? Neden tahliye müessesi var. Serbest yargılanmak, tutuksuz yargılanmak, adli tedbirler yok mu?" diyerek , Demirtaş / Kavala'nın beraat edeceğini yargının "pardon" diyeceğini söyleyerek yargı personeline soruşturma/kovuşturmanın neticesine dair de talimat vermiş yargılamanın gidişatını değiştirmeye yönelik söz ve davranışlarda bulunmuştur. Suç tasvifi hususunda takdir sayın savcılık makamınızda olmak üzere , şikayet olunan 19.11.2020 tarihli TV yayınında "... cübbeyi bile giyesim gelmişti...Bu iddianameleri okuduğumda çocuk bile yazmaz bu iddianameleri dedim”diyerek Cumhuriyet savcılarına yönelik ağır itham ve isnatlarda bulunmuştur.
TCK m.288 : (1) Görülmekte olan bir davada veya yapılmakta olan bir soruşturmada, hukuka aykırı bir karar vermesi veya bir işlem tesis etmesi ya da gerçeğe aykırı beyanda bulunması için, yargı görevi yapanı, bilirkişiyi veya tanığı hukuka aykırı olarak etkilemek amacıyla alenen sözlü veya yazılı beyanda bulunan kişi ... cezalandırılır "demektedir. Şikayet olunan şahsın söz ve davranışları ile suçun
unsurları sabit hale gelmiştir.
Şikayet olunan şahıs aynı yayında ; "Selahattin Demirtaş 3-4 yıldır tutuklu. Tutukluluk cezaya dönüşmemeli. Demirtaş ile bizim 1-2 görüşmemiz oldu. Cezaevlerinde isyanlar, açlık grevleri olmuştu. Selahattin Demirtaş'ı tanımak veya onu yargılamak için onun yazdığı ‘Devran’ isminde kitap var. Ne olur onu alıp okuyun. Ben corona süreci içinde bunu okudum. Belki Selahattin Demirtaş hakkındaki kanaatinizi değiştirmeyeceksiniz ama ve Kürtler ve Kürtlerin yaşadığı travmalar üzerinde kafanızda çok şeyler değişecek."demiştir.
Şikayet olunan şahsın , herkese tavsiye ettiği kitabın yazarının kim olduğu zaten necip Türk milletimizin de malumu olmasının yanında kitabın içeriği de suç ögeleri barındırmaktadır. Hatta , Bitlis'te yürütülen bir soruşturma neticesinde tanzim edilen iddianamede ; " Şahsın ikametinde ele geçirilen İletişim yayınları tarafından basımı yapılan 138 sayfalık “Selahattin Demirtaş Devran” isimli doküman incelendiğinde kitapta ülkemizde yaşanan hendek-barikat olaylarında etkisiz hale getirilen PKK/KCK terör örgütü mensuplarının sivil halk olarak göstermeye çalışarak devletimizi katil olarak göstermeye çalışıldığı tarafımızca değerlendirilmiştir. Şüpheli şahsın bu dokümanı ikametinde bulundurma amacının PKK/KCK terör örgütüne sempati duyması ve PKK/KCK terör örgütünün ideolojisini benimsemiş olduğu yönünde değerlendirilmiştir.” denilmiştir. Şikayet olunanın adeta reklamını yaptığı "Devran" isimli kitabın yazarının diğer kitabı olan "Seher" isimli kitapta da PKK propagandasının yapıldığına dair sair bilgiler de Nedim Şener tarafından 23.11.2020 tarihli köşe yazısında paylaşılmıştır. (İlgili köşe yazısı için : https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/nedim-sener/arinca-teroristlerin-ovuldugu-seherkitabini-oneririm-41669247 )
Yine suç tavsifi hususunda takdir sayın savcılık makamız ait olmak üzere , şikayet olunanın FETÖ/PDY terör örgütüne dair açıklamalarına dair de şikayetimiz mevcuttur . Şöyle ki ; 15 Temmuz hain darbe girişiminden sonra devletimiz , devlet içine çöreklenen FETÖ/ PDY terör örgütü unsularının ilişiğini kesmek adına bu kişileri Kanun Hükmünde Kararnameler ile ihraç etmiştir. Bu ihraçlara bağlı olarak devletimiz Fetö/Pdy terör örgütü unsurlarından adeta temizlenmiştir. Ancak , özellikle twitter isimli sosyal medya aracılığıyla bu teröristler tarafındançok düşük oranlı hatalı ihraçlar (hatalı ihraç sonucu başvurular ile göreve geri dönüşler yapılmaktadır)işaret edilerek sanki tüm ihraçlar hatalıymış gibi gösterilmeye çalışılarak " mağdur KHK'lılar" isimli ve benzeri türevli söylemler geliştirilmiştir. Bu hususlara bağlı olarak "KHK'lılar mağdur edildi" söylemi yine şikayet olunan tarafından da çok kere dile getirilmiştir. Bu söylemlerin birinde ; "KHK bir faciadır. Katıldığım televizyon programlarında KHK'ya dikkat çekmek için Yüksek İstişare Kurulu (YİK) maaşımın yarısını öğrencilere burs olarak, yarısını da KHK mağdurlarına vereceğimi söylemiştim. Çok eleştirildim fakat ben sadece KHK faciasına dikkat çekmek istedim" demek suretiyle "mağdur KHK'lı" söylemine yardım ettiği gibi , devletimizin FETÖ/PDY terör örgütüne yönelik yaptığı ihraç listesine de "KHK faciası" demiştir. Daha önce Fetö / Pdy unsurlarını savunabileceğini buna ilişkin de "Üstüme cübbeyi tekrar geçirmeyi arzu ediyorum" demiştir.
Tüm bu hususlar ve sayın savcılıkça re'sen tespit olunacak diğer deliller birlikte değerlendirildiğinde , şikayet olunan tarafından üzerine atılı suçları işlediğinin sabit olduğu görülecektir. Bu sebeplerle , şikayet olunan hakkında soruşturmanın ivedilikle tamamlanıp , toplum vicdanını da derinden yaralayan söz ve davranışlarının karşılığı olan tecziyesi için iddianamenin tanzimini talep etme zorunluluğu hasıl olmuştur.
SONUÇ VE İSTEM
Yukarıda arz ve izah edilen sebeplerle , şikayet edilen şahsın tecziyesi için kamu davası açılmasınıbilvekale saygılarımla arz ve talep ederim.
 


FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum