Ülkemiz de üç büyük tabir edilen kulüplerden birinde çalışmaya başlayan yabancı bir teknik direktör olduğunuzu düşünün.
Yeni sezona başlayacaksınız ve büyük ihtimalle geçen sezondan kalan bir “enkazı” devralacaksınız.
Size ilk olarak geldiğiniz takımın büyüklüğü anlatılacak ve bir grup taraftar ilk günden size karşı olacak ve geçmişte başarınız varsa başarılı olduğunuz lig üzerinden veya ilk deneyiminizse stajyer hoca olduğunuz söylenecek.
Bazı oyuncuları kadro dışı bırakmanız gerekecek ve normal olarak takımın yönetimini ele almak isteyeceksiniz ancak hem taraftar hem de yönetimden buna karşı gelenler olacak.
Transfer yapmak istediğinizde her sezon değişen saçma yabancı kuralına ve “ takımın adına yakışır “ oyunculara odaklanarak transfer yapmanız gerekecek.
Taraftarın bilmediği oyuncuları istediğinizde “ çöp “ denilecek veya koskoca A-takımında bu mu oynayacak denilecek.
Taktik oturtmaya ve denemeye çalıştığınız hazırlık maçları sonuçlarına göre bile eleştirileceksiniz.
Sezona da istediğiniz kadar iyi başlayın ilk puan kaybında “ yabancı hoca başarılı olamaz bu ligte “ denilecek ve takım iyi giderken susanlar ortaya çıkacak.
O takımın taraftarı veya efsanesi olduğunu söyleyen yorumcular da programlarda sürekli sizi eleştirmeye başlayacak “ takımın ağırlığını “ bilmediğiniz sebebiyle. İlk derbi maçı geldiğinde maçı kazanmanız yetmeyecek ve sizden “ ezerek “ kazanmanız beklenecek. Maçlarda tek kale maç oynamanız gerekecek ve tek farklı skorlar asla memnun etmeyecek taraftarları.
Türkiye Süper Liginde büyük takım hocası iseniz “ A- takımı savunma yapmaz yaptırır “ düşüncesiyle maç kazanmanız gerekiyor. Transfer edilen oyunculardan en az birinin de kötü çıkmasıyla sorun size yüklenecek ve yönetim de oyuncuyu sizin istediğinizi söyleyecek ve hatta “ komisyon “ aldığınız bile yazılacak. 1-2 maçta daha puan kaybı yaşandığında tribünlerde takımın “efsanesi “ olan kişilerin isimleri bağırılacak ve istifa etmeniz istenecek. Bu süreçte medya baskısı da inanılmaz yoğun olacak. Tahmini Kasım ayında da görevinize son verilecek ve ortalama 1.80 puan ortalamasına sahip olacaksınız.
Bu durumda da suç sizde olmayacak çünkü Süper Lig asla sahada kalmayan, içinde birçok saha dışı faktörü bulunan bir lig. Tribündeki suç kimliği olan kişilerden internetteki yayıncılara kadar alakalı alakasız onlarca faktör içinde başarılı olmak imkânsıza yakın.
Ülkedeki tahammülsüzlük her alanda olumsuz sonuçlara yol açıyor ve gerçekten bir sonraki gün ne olacağı belli değil.
Bir sabah kalktığınızda okuduğunuz ilk haber takımınızın yönetiminin dağıldığı, sevdiğiniz futbolcunun sezonu kapattığı, hayaller kurduğunuz takımınızın teknik direktörünün ayrıldığı olması kuvvetle mümkün.
FACEBOOK YORUMLAR